Ben kim miyim?

Bu bloğun sahibesi Nisan'ı, Elisa'yı, güneşli günleri, yemek masasi sohbetlerini, baharatçı kokularını, gökkuşağını, peynirin her çeşidini, damla sakızlı Türk kahvesini, psikolojiyi, taze ekmeğin ucundan koparmayı, semt pazarlarında gezmeyi, hayal kurmayı, dost sohbetlerini, radyo dinlemeyi, morali bozuk olanların neşelerini yerine getirmeyi, hayattan, sevgiden, olumludan, insan davranışından konuşmayı, anlatmayı ve öğrenmeyi seviyor!
Anne, eş, psikolog, çalışan, arkadaş, koç vs. vs..

13 Şubat 2012 Pazartesi

Mutluluk satın alınabilir mi?

 Hiç birşeyin eskilerde olduğu gibi tadı tuzu yok. Çeşitler artıyor ama kalite giderek azalıyor.  

Kazaklar, tişörtler bir sezonluk, birkaç yıkamada su koyuveriyor. Eskiden torun torba büyüten beyaz eşyalar birkaç yıl içinde hurdaya çıkıyor. 
Teknolojik hız, cep telefonlarımızı, bilgisayarlarımızı 1-2 yıl içinde dinozora çeviriyor. 
Özene bezene aldığımız mobilyaların 3-5 yıl içinde ya modası geçiyor ya da dökülmeye başlıyor. 
 
Tüm bu ihtiyaçlar için daha fazla para harcamamız, daha fazla tüketmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde kapitalist dünyamızın çarkları dönebiliyor. 

Bir yandan tüm gün çalışıp üreten bizler, diğer yandan da yoğun bir şekilde tüketiyoruz. Tükettiğimiz şeylerin ne kadarına gerçekten ihtiyacımız var orası da şüpheli.

Kredi kartlarına taksitler, hediye puanlar bizi daha da cezbediyor ve sürekli tüketmeye devam ediyoruz. Çoğunlukla gelecek aylardan borçlansak da, olsun ihtiyaçlarımız karşılanıyor. 
Peki tüm bu tüketim çılgınlığı bizi mutlu ediyor mu? Tükettikçe mutluluğumuz artıyor mu?
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki aldığımız her neyse yepyeni bir araba, bir cep telefonu ya da yeni bir çift ayakkabı bizi kısa bir süre mutlu edebiliyor. 

Sonrasında eski mutluluk seviyemiz neyse ona geri dönüyoruz. İşin kötüsü bu kısa mutluluğa o kadar alışıyoruz ki onu hissetmek için daha fazla alışveriş yapmaya, daha fazla harcamaya başlıyoruz.

Artan harcamalarımızı karşılamak için daha fazla çalışıyoruz.
Bir yandan yoğun çalışmaktan şikayet ederken diğer yandan da reklamdaki gibi paraları etrafa saçarken mutlu hissediyoruz. İşte biz modern insanların en temel kısır döngüsü. 
Nasıl çözülür bilmem, henüz ben de kendi adıma bir çözüm bulabilmiş değilim. Ama mutluluğu, tüketmenin dışında başka yerlerde aramak en doğrusu sanırım. 
Yapılan araştırmalarda en mutlu insanların güçlü aile bağları ve sosyal çevreleri olduğu görülüyor. Mutluluk için ilk adım aile bağlarımızı güçlendirmek, arkadaşlıklarımızı geliştirmek olabilir. Başka insanlara yardım etmek de bizi mutlu eden şeyler arasında. 

Kendimizi gerçekleştirmek, hedeflerimizin olması, hayal kurmak ve bunları gerçekleştirmek de mutlu olmamızı sağlayabiliyor. 

Benim 2012 hedefim 45 saat koçluk görüşmesi yapmak. Gerçekleştirebilirsem hem kendi hedefime ulaşmış hem de ihtiyacı olanlara yardım etmiş olacağım, bir taşla iki kuş yani. Katmerli mutluluk.. 

Peki ya siz mutlu olmak adına neler hayal ediyorsunuz? 2012'de neler gerçekleştirmek istiyorsunuz?

1 yorum:

  1. Mutluluk hayatımızda öğrendiğimiz ilk ve en basit duygulardan biridir. Daha bir kaç aylıkken öğreniriz. Demek ki tüketimle alakası yok. Hayatımız ne kadar basitse o kadar çok mutlu oluruz. Aslında, eğitim, kariyer, iş hayatı derken kendimizi hayata o kadar kaptırıyoruz ki nelerin bizi mutlu ettiğini unutuyor sonra o unutulanları hatırlamak için depresyondan çıkamıyoruz. Oysa mutlu olmak çok BASİT.

    YanıtlaSil