Ben kim miyim?

Bu bloğun sahibesi Nisan'ı, Elisa'yı, güneşli günleri, yemek masasi sohbetlerini, baharatçı kokularını, gökkuşağını, peynirin her çeşidini, damla sakızlı Türk kahvesini, psikolojiyi, taze ekmeğin ucundan koparmayı, semt pazarlarında gezmeyi, hayal kurmayı, dost sohbetlerini, radyo dinlemeyi, morali bozuk olanların neşelerini yerine getirmeyi, hayattan, sevgiden, olumludan, insan davranışından konuşmayı, anlatmayı ve öğrenmeyi seviyor!
Anne, eş, psikolog, çalışan, arkadaş, koç vs. vs..

Okuduklarım



Psikeart Dergisi

 

Psikiyatri ve Sanat. Birbirlerini besleyen, biri diğerini anlamaya,çözmeye çalışarak bir disiplin olarak tanımlamaya çalışan iki alan. Psikiyatri, bir bilim oma yolunda antik Yunan’dan klasik hatta çağdaş sanatın yaratıcısı, konusu, kahramanları ve biçimlerinden tanımlar alan, dilini besleyen bir bilim dalı. Öyle ki bazen bir edebi metin, resim ve film, psikiyatrinin tanı ve tedavi yöntemlerine öncü olabiliyor ya da sanatsal bir üretim psikiyatrinin sorunsallarından esinlenebiliyor.

 Bir yandan güncel psikiyatri tartışmalarına zemin oluşturmak, bireylerin farkındalığını arttırmak, sorunlarla baş edebilme süreçlerine katkıda bulunmak, diğer yandan psikiyatriye konu olan kavramların sanatsal alandaki yansımalarının altını çizmek. Bu kulvarda ilerlemek ve ilerlerken her iki alandaki tanımlara derinlik kazandırmak, derginin ulaşma noktalarında tartışma olanaklarını yaratmak. Bu bağlamda sığlaşmadan, farklı derinliklerde okunabilir olmak hedefimiz.

 20 bin adet basılan Psikeart, Yay-Sat tarafından tüm Türkiye’de gazete bayilerine ve D&R, Remzi gibi büyük kitabevlerine, bir başka dağıtım kanalıyla tüm Türkiye’deki kitabevlerine, tarafımızdan abonelere, ajans reklam direktörlerine, firma yetkililerine, devlet protokolüne, özel derneklere, hastanelere ve tabii psikiyatristlere, psikologlara ve akademisyenlere dağıtılmaktadır.




Yazarı : Ceylan DAŞ
Dizgi ve Sayfa Tasarım : Songül KALENDER
Sayfa Sayısı : 328

Gestalt yaklaşımı hem bir yaşam felsefesi hem de bir terapi ekolüdür. Gestalt yaklaşımı kişinin yargılamadan, suçlamadan, utanmadan, korkmadan ve endişelenmeden kendisiyle ve çevresiyle bütünleşebilmesine, bütünleşerek büyümesine ve büyüdükçe "büyük" bir dünyada "olduğu gibi" varolmasına olanak tanıyan hümanist bir bakış açısına sahiptir. Dolayısıyla Gestalt yaklaşımını anlatan bu kitap kendini anlamanın, insan insana temasın ve kişisel gelişimin önemine inanan herkes içindir.

Gestalt yaklaşımı ülkemizde henüz çok yaygın olarak tanınan bir bakış açısı değildir. Bu nedenle kitabın amaçlarından biri Geştalt yaklaşımını tanıtmak ve tanıtırken de okuyucuların ihtiyaçlarının, isteklerinin, çevresiyle nasıl temas kurduklarının, tamamlanmamış işlerinin ve kördüğümlerinin farkına varmalarına yardımcı olmaktır. Kitabın ikinci amacı ise terapi eğitimi alan terapistlere, Gestalt yaklaşımının kuramını ve yöntemlerini örneklerle anlatarak terapötik bilgi ve beceri düzeylerinin yükselmesine katkıda bulunmaktır.


Gerçek Mutluluk
Yazarı: Dr. Martin E. P. Seligman
Mutluluk konusundaki yeni araştırmalar, mutluluğun kalıcı bir biçimde arttırılabileceğini göstermektedir. AYrıca yeni bir hareket olan Olumlu Psikoloji, belirlenmiş mutluluk alanınızın daha üst düzeylerinde yaşamınızın yollarını ortaya koymaktadır; bu kitap, olumlu duyguları anlamayı ve kendi olumlu duygularınızı artırmayı ele almaktadır. Mutluluğun kalıcı olarak yükseltilemeyeceğini kuramı, mutluluk konusundaki bilimsel araştırmaların önündeki bir engelken, bir başka, daha önemli bir engel de mutluluğun özgün olmadığı inancıdır. İnsan doğası hakkında, pek çok kültürde tekrar tekrar kendini gösteren bu yaygın görüşe, kokuşmuş dogma adını veriyorum. Bu kitabın yıkmak istediği herhangi bir dogma varsa, o da budur.




Bu kitap, hepimizin içini kemiren ancak pek nadir ifade edebildiğimiz bir korkuyu su yüzüne çıkarıyor: başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü korkusu. Başarısızlığımızın toplum tarafından acımasızca yargılanacağı hissi. Bir başka deyişle bu kitap, evrensel bir endişeye, statü endişesine ayna tutuyor.
Alain de Botton, yine zarafet ve incelikle statü endişemizin nereden kaynaklandığını ve onu yenmek için neler yapabileceğimizi anlatıyor bize. Felsefecilerin, sanatçıların ve yazarların yardımıyla, statü endişesinin tarihsel öyküsünü ve tarih boyunca bu endişeyi yenmeye çabalamış hareketleri inceliyor. Toplumun acımasız yargılarına karşı kalkanlar edinen ve bu yolla mutluluğa ulaşmaya çalışan yalın ayaklı filozofların, üstsüz bohemlerin, komedyenlerin, şair ve ressamların bir resmi geçidini sunuyor okura.

Sonuç: bu kitap yalnızca eğlendirmiyor, düşüncelerimizi de kışkırtıyor. Felsefenin yardımıyla toplumsal kaygılarımızdan kurtulmamızı sağlayan, yürek hafifleten bir kitap.

Kitabı okuyanlar, belki yıllardır ruhlarını kemiren statü endişesinden arınmış olacaklar. 



Gerçek bir başvuru kitabı

Uzman psikolog Fatma Torun Reid, bilimsel bir temele dayanarak, gündelik hayatın rahatlatıcı aşinalığından uzaklaşmadan, yaşamlarımızın merkezinde yer alan ama belki de hiç farkında olmadığımız "psikolojik oluşumlar"a ışık tutuyor.

Yazar, pek çok araştırma ve kuramdan oluşan birikimlerin sentezini otuz beş yıllık klinik çalışmalarından örneklerle okurlarına sunuyor:

- Anne çocuk ilişkisinde sevgi/öfke ikilemi
- Çocukların yemek sorunu: Bitmeyen savaş
- Gençliği tehdit eden 'şiddet' virüsü
- Erkek evde suskunsa
- Evlilikle aşk biter mi?
- 'Boş yuva' sendromu
- Depresyon neden çok kadınlarda görülüyor?






Masaru Emoto
KURALDIŞI YAYINLARI


Suyun Gizli Mesajı, uluslararası üne sahip Japon araştırmacı Masaru Emoto'nun bütün dünyada büyük yankı uyandıran su kristalleri fotoğraflarını içeren sıra dışı kitabı. Su moleküllerin düşüncelerimizden, duygularımızdan ve kullandığımız kelimelerden etkilendiğini bulgulayan Dr. Emoto, suyun, söylenen sözlere, hissedilen duygulara, gösterilen görüntülere ve dinletilen müziğe göre nasıl bir değişim gösterdiğini birbirinden muhteşem su kristali fotoğraflarıyla gözler önüne seriyor. Hem dünyamız hem de bizler büyük ölçüde sudan oluştuğumuz için suyun mesajı hepimizin bireysel sağlığı, doğanın yenilenmesi ve dünya barışı açısından muazzam bir önem taşıyor.
Depremden hemen önce ve hemen sonra yeraltı sularından aldığı numunelerdeki kristal oluşumlarını inceleyen Dr. Emoto, bu verilerin biriktirilmesi durumunda, su kristali teknolojisinin depremleri önceden tespit etmekte kullanılabileceğini de ortaya koyuyor.
"Yüzyıllar boyunca, insanlık, yeryüzünden sürekli çaldı ve her seferinde geride çok daha kirli bir dünya bıraktı. Ama şimdi su bizimle konuşuyor; su kristalleri aracılığıyla, bilmemiz gerekenleri bize söylüyor. Bugünden itibaren yepyeni bir tarih biçimlendirmeliyiz. Su, kendimize nasıl bir yön belirlediğimizi büyük bir dikkatle izliyor ve kayda geçiriyor. Benim tek arzum, suyun bütün insanlığa verdiği mesajın herkesçe duyulması ve özümsenmesi."SİTE:www.kitap