Ben kim miyim?

Bu bloğun sahibesi Nisan'ı, Elisa'yı, güneşli günleri, yemek masasi sohbetlerini, baharatçı kokularını, gökkuşağını, peynirin her çeşidini, damla sakızlı Türk kahvesini, psikolojiyi, taze ekmeğin ucundan koparmayı, semt pazarlarında gezmeyi, hayal kurmayı, dost sohbetlerini, radyo dinlemeyi, morali bozuk olanların neşelerini yerine getirmeyi, hayattan, sevgiden, olumludan, insan davranışından konuşmayı, anlatmayı ve öğrenmeyi seviyor!
Anne, eş, psikolog, çalışan, arkadaş, koç vs. vs..

28 Mayıs 2013 Salı

Dur biraz, soluklan..


Televizyonda, bloglarda, günlük konuşmalarda sürekli aynı konu... 
Bu koşuşturmacanın sonu nereye gider? Ne çok yapılacak şey var? Zaman yetmiyor!!!  

Bizden önceki nesiller kendilerine ne istediklerini sormadı onu biliyoruz..
Biz sorduk, sormaya da devam ediyoruz.. 
Yapılacaklar listesindekiler de , seçeneklerimiz de giderek artıyor. 
Ancak ne yazık ki zaman aynı, gün hep 24 saat.. 

Gereklilikler, istekler listemiz artarken, zamanı artıramıyoruz.. 
Sıkışıp kalıyor, sürekli koşuşturuyoruz. Oysa istediklerimiz kadar, vazgeçtiklerimizi de bilmek gerekiyor..yeri genişletemiyorsan, yenilerine yer açmak için bişeyleri atmak en iyisi...

Ben farklı bir liste yapmaya karar verdim.. Vazgeçeceklerimin, daha az yapacaklarımın listesi.

Aklıma gelen birkaçı şöyle:
  • İşler yetişmediğinde daha az endişelen
  • Seni bir solukta alıp götürmeyen kitapları bitirmek için kasma 
  • Sohbetinden keyif almadığın kişilerle daha az konuş
  • İhtiyacın olmayan şeyleri almak için alışveriş merkezinde zaman geçirme
  •  ..
  •  ..

3 Nisan 2013 Çarşamba

İkinci bir can..



Biraz ihmal ettim, biraz erteledim ve tembellik yaptım, aylardır yazamadım. 
Ama boşa değil. İçimde büyümeye başlayan ikinci canı izlemeye daldım da ondan. 


İlkinin tadı öylesine güçlenerek devam ediyor ki, onca zorluğa rağmen ikinciyi yapma cesareti buldum. 
Tabi ki aslında bu benim kararım değil. Yüce yaratanın öyle ince bir dengesi var ki, o gelmesi gerektiği zamanda geliyor zaten. Plan, program hepsi insanın kendini oyalaması. 


Şimdiki ben olarak, bu anki bilinç halimle içimde bir canı büyütmek beni acayip heyecanlandırıyor. Çok şükür. 


İnsan her deneyimle biraz daha olgunlaşıyor, yaşadığı her durum farklı bir şey katıyor. Doğum ise bambaşka. 
Her doğumla, her bebekle sadece kadın değil, insanlık farklılaşıyor.


Vücudun zorlanıyor, zihnin karışıyor, enerjin bitiyor ama sonunda kendinden yeniden doğuyorsun işte.
Zamanla bebeğin büyürken sabrın da, sevgin de büyüyor kat kat.  
Eskiden önemsediğin şeyler önemsiz, kızdığın şeyler komik geliyor.

Sonra bir gün ekşimiş ter kokan küçük bir atleti koklarken ve bundan keyif alırken buluyorsun kendini..

Ellerin sürekli dokunmak istiyor o pembe tene.. kalbin ellerinde atıyor sanki her daim.. Ne güzel.