Bu sabah havanın puslu ve serin olduğunu görünce telaşe kapıldım, yaz
ne çabuk geçiverdi ..
Uzun yaz akşamlarının, tiril tiril giysilerin, kavun, karpuzun sonu geliyor diye hüzünlendim..
Ne de severim hepsini..
Uzun yaz akşamlarının, tiril tiril giysilerin, kavun, karpuzun sonu geliyor diye hüzünlendim..
Ne de severim hepsini..
Sonra dur daha dedim, bunun sonbaharı var.. Gündüzleri
sıcak, geceleri serin, yazdan çalma pastırma sıcakları var dedim.
Kendimi teselli ettim.
Kendimi teselli ettim.
Hem her mevsim güzel değil mi?
Yağmur, kar yağıyor, soğuk
oluyor diye kışı sevmemek olur mu?
Kışı da sevmek lazım.
Kestane kebap, tarçınlı sahlep kokularını, mandalinaların en turuncularını, dizilerin güncel sezon bölümlerini…
Kestane kebap, tarçınlı sahlep kokularını, mandalinaların en turuncularını, dizilerin güncel sezon bölümlerini…
"Dışarıda bir şey mi yapsak, yok yok evde oturalım" tartışmaları sonrası ev keyiflerini, akşam soflarını, sıcak çorbaları, tencere yemeklerini.
Kışın dışarısı da fena değil hem...tıklım tıklım dolup taşan
kafeler, erkenden gelen akşamlar, kar yağarken sokak lambalarındaki titrek
ışıklar..
Hepsinin tadını çıkarana, görüp bakana ayrı ayrı güzel.
Evde geçirilen uzun hafta sonlarını unutmamak lazım bir de..Pufidik
ev terlikleri, yünlü yumuşak pijamaları..
Sevdiklerinle birlikte battaniye altında sıcacık televizyon seyretmeleri..
Hızlı hızlı sokaklarda yürüyüp, biran önce eve gitmek için acele etmeyi..
Hızlı hızlı sokaklarda yürüyüp, biran önce eve gitmek için acele etmeyi..
Pencereleri azıcık açtığında insanı kendine getiren o
keskin, temiz havayı…
Yeniden baharın geleceği umudu..
Sonra yeniden tomurcuk veren ağaçları, yavrulayan kedileri,
sokakta oynayan çocukları gördüğünde şaşırmaları.
Bugünlerde güzel ülkemin de güzelliklere, umuda ihtiyacı
var.
Her daim umudun ve güzelliklerin, acıların çok çok üstünde
olması dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder