Ben kim miyim?

Bu bloğun sahibesi Nisan'ı, Elisa'yı, güneşli günleri, yemek masasi sohbetlerini, baharatçı kokularını, gökkuşağını, peynirin her çeşidini, damla sakızlı Türk kahvesini, psikolojiyi, taze ekmeğin ucundan koparmayı, semt pazarlarında gezmeyi, hayal kurmayı, dost sohbetlerini, radyo dinlemeyi, morali bozuk olanların neşelerini yerine getirmeyi, hayattan, sevgiden, olumludan, insan davranışından konuşmayı, anlatmayı ve öğrenmeyi seviyor!
Anne, eş, psikolog, çalışan, arkadaş, koç vs. vs..

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Aradığınız beyaz yakalı şu anda kapsama alanı dışında…

Saatli, programlı çalışmaya alışmış her beyaz yakalı gibi ben de öğlen 12:45’e doğru biyolojik olarak acıkır, saat 15:30’da hararetli bir çay içme isteği içinde bulurum kendimi.

Aylardan Temmuz olunca, sıcaklar da basınca biyolojik saat yasal olarak vaat edilmiş olan 15 günü tepe tepe kullanmak için zorlamaya başlar. 
 
Bilgisayardan, telefona her türlü elektronik aletten uzaklaşma, mailden, SAP’ye tüm şifrelerini unutma hayalleri aklını başından alır.

Hal böyle olunca da odaklanmakta zorlanır, kendini sürekli kumların üzerinde uyurken hayal etmeye başlarsın. 

Tıpkı mevsimi gelince pek çok hayvanın kış uykusuna yatması gibi kurumsal insanın bünyesi de tatile, denize, kuma ayarlı davranmaya başlar. 
 
Nasıl boz ayılar kışa doğru yavaşlayıp, yağlanıp, uyku moduna girerlerse, yaz mevsimde de beyaz yakalılar erken kalkıp ofise gelmekte zorlanır, yavaş hareket eder, hafiflemek isterler.

Tam burada yaşasın siesta demek istiyorum. Tatil 1-2 hafta ama malum yaz 3 ay sürüyor. 

Güney İtalya’da bir dönem yaşamış şanslı birisi olarak en çok şaşırdığım şey büyük küçük herkesin öğlen 12:00 akşam 16:00 arası pencerelerini kapatıp, uyuyup dinlenmeleriydi. 

Uzun bir süre öğlen uyuduklarını fark etmemiş, havanın sıcaklığından kapı, pencere kapalı içerde oturduklarını düşünmüştüm. 
Ne de olsa bizim memlekette öğle uykusu 5 yaş altı için geçerlidir.

Öğlen vakti sokaklarda in cin top oynar, her yer kapalı. 

Saat dört gibi pencereler açılır, tencere kaşık sesleri duyulur, makarna kokuları yayılır. 
Oh ne güzel, öğlen uyu dinlen kalk, üstüne de mis gibi makarnaları ye.. 

Sabaha kadar da denize nazır kafelerde, restoranlarda ye, iç muhabbet et. Yaşam boyu tatil.   

 Aslında süper bir uygulama olduğunu düşünüyorum, insan ırkının biyolojik saati kışın çalışmaya, yazın dinlenmeye ayarlı. 

Yaratıcı uygulamalarla fark yaratmak, çalışan motivasyonunu artırmak isteyen firmalara buradan çağrı yapmak istiyorum. 
Haydi siestaya….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder