Koçluk eğitiminde bir modül daha bitti. 4 gün nasıl geçti
anlamadım. Çok yorgunum, bir o kadar da kafam karışık. Öğrendiğim her şeyin
süzülmesini, hazmetmeyi istiyorum.
Bu modülün konusu değerlerdi. Öncelikle kendi değerlerimi
yeniden keşfettim. Bazı şeylerin neden benim için daha önemli, bazılarının ise
hiç de önemli olmadığını anladım.
Neyi, kimi, ne zaman sorularının ne kadar da alt düzeyde
olduğunu fark ettim.
Yaptığım şeyin benim
için "anlamı, önemi ne?" sorusuna verdiğim cevapların ne denli değerli olduğunu anladım.
Sonra sprial dinamikleri öğrendim. O da ne demeyin aslında
ismi afilli de olsa anlattığı şey çok basit dünyanın tarihine baktığımızda
insanoğlunun geçirdiği evreleri anlatıyor.…
Bu evrelerin her birinin nasıl da her birimizin içinde olduğunu gördüm, deneyimledim.
İlk dönem varoluşçu dönem. Bej renkle ifade ediliyor. Hayatta kalmanın temel güdü olduğu, insanoğlunun aciz bir şekilde çevresinden, hayvanlardan, dışsal etkenlerden korktuğu, karnını doyurup, güvenli bir yer bulmaktan başka bir dürtüsünün olmadığı dönemler. Geçim mücadelesi, deprem gibi afetler sonrasında yaşanılan reaksiyonlar bu dönemin yansımaları.
Bu evrelerin her birinin nasıl da her birimizin içinde olduğunu gördüm, deneyimledim.
İlk dönem varoluşçu dönem. Bej renkle ifade ediliyor. Hayatta kalmanın temel güdü olduğu, insanoğlunun aciz bir şekilde çevresinden, hayvanlardan, dışsal etkenlerden korktuğu, karnını doyurup, güvenli bir yer bulmaktan başka bir dürtüsünün olmadığı dönemler. Geçim mücadelesi, deprem gibi afetler sonrasında yaşanılan reaksiyonlar bu dönemin yansımaları.
İkincisi Kabile dönemi. Mor renkle ifade ediliyor. Bir önceki dönemde
yalnız başına güçlü olamayan insanlar bir araya gelip küçük kabileler
oluşturuyorlar. Güvenli şekilde yaşayabilmek tek dürtü. Bu kabilelerin
kuralları var, lideri var, ritüelleri var. Her bir kabile üyesine düşen bir rol
var. Kurallar çerçevesinde hareket edip, kabilenin liderine itaat ettiğin
sürece sorun yok. Aile törenleri,
yeminler bu dönemin yansımaları olarak günümüze gelmiş.
Üçüncüsü “Güç” dönemi. Kırmızı ile ifade ediliyor. Bir
önceki dönemde sıkıcı kabile hayatında kendini bulamayan, genişlemek ve büyümek
isteyenler diğer kabilelere saldırmaya, başka yerlere gitmeye başlıyorlar.
Hayatta kalabilmek için güçlü olmak zorundasın. Güçlünün zayıfı ezdiği,
herkesin bir şekilde gücü elinde tutmaya çalıştığı bir dönem. Derebeylikler,
kovboylar, mafya, çete sistemleri bu dönemin yansımaları.
Dördüncüsü “Kuralcı” dönem. Mavi ile ifade ediliyor. Bir
önceki dönemde birbirlerine saldıran, gücün tek odak olduğu toplumlardan daha
kuralcı toplumlara geçiş sözkonusu. Her şey belirli, iyi kötü net, kurallar
sınırlar belli. Nerede ne yapılabileceği kesin ve değişmez. Hindistanda’ki Kast
sistemi gibi. Önemli olan toplumun kurallarının çalışması, birey olarak bir
varoluş söz konusu değil.
Beşinci dönem “Başarı ve Materyalizm” dönemi. Turuncu ile
ifade ediliyor.Bir önceki dönemde varolamayan birey kendini ortaya koyuyor,
çalışıyor, üretiyor, para kazanıyor, tüketiyor. Başarı, hırs, statü ön planda,
ne kadar üretirse o kadar tüketebiliyor. Günümüz dünyasındaki ekonomi sistemi, liberal
görüş, kariyerizm bu dönemin yansımaları. Bu sistem yalnızlık doğuruyor.
Altıncı dönem “ Eşitlikçi-Toplumsal” dönem. Yeşil ile ifade
ediliyor. Bir önceki dönemde yalnızlığını sorgulayan ve anlam arayan insanoğlu
değerlerini sorgulamaya başlıyor. Eşitlik, uyum, dünya, çevre , adalet gibi
kavramlar ön plana çıkıyor. İnsan hakları hareketleri, sivil toplum
örgütlerine, sosyal sorumluluğa giderek artan ilgi ve alaka bu eğilimin
göstergesi.
Yedinci dönem “Sistemik/Esnek” dönem. Sarı ile ifade
ediliyor. Dünya hızla değişirken, kirlenirken ve bir anlamda yok olurken bireyler yetkinlik, yetenek ve esnekliklerini
geliştirmelidir. Ancak bu şekilde hayatta kalıp, varolabilir.. Kaynaklar
azaldığı için işlevsellik ve esneklik önemlidir. Farklılıklara karşı kabul ve
anlayış gelişmiştir. Esneklik, dinamiklik, farklılıklara saygı ve hoşgörü,
yenilikliğe açıklık, değişim ve gelişim önemli hale geliyor. Y kuşağının pek
çok özelliği bu dönemi işaret ediyor.
Sekizinci dönem “Bütünsel” dönem olarak nitelendiriliyor. Turkuaz
ile ifade ediliyor. Bireysel olarak ne kadar gelişse de kafası karışan
insanoğlunun bir sonraki dönemde spiritüellik ihtiyacı ve evrensel değerleri ön
plana çıkıyor. Daha sezgisel ve içgüdüsel davranan, bilinçli olarak yeni yaşam
düzeni arayan, farklı dünyalar ile köprü kurabilen, enerji alanlarını fark eden
bireyler, toplumlar olma yoluna gidiyor. Kişisel gelişime, sevgiye, hoşgörüye,
ruhani arayışa olan eğilimin artması, global düşünce sistemleri bu dönemin
yansımaları olarak nitelendiriliyor.
Dokuzuncu bir dönem daha olacağı tanımlanıyor ancak henüz bu dönemin ismi, rengi belli değil.
Devletler, kurumlar ya da bireyler özelinde farklı
seviyelerde, dönemlerde olanlar var. Bir çeşit evrim gibi bireyler, devletler,
kurumlar bu süreçlerden öyle ya da böyle geçiyor.
Ben kendi içime baktığımda kendimde altıncı ve yedinci
dönemden izler görüyorum.
Hepimiz farklı durumlarda, farklı ortam ve zamanlarda farklı şekillerde davranıyoruz..
Genler nasıl biyolojik devamlılığı sağlıyor ise kültürel devamlılığı da sağlayan değerler var.
Herbirimizin içinde kollektif bilincimizden taşınan türlü türlü renklerler var.
Hepimiz farklı durumlarda, farklı ortam ve zamanlarda farklı şekillerde davranıyoruz..
Genler nasıl biyolojik devamlılığı sağlıyor ise kültürel devamlılığı da sağlayan değerler var.
Herbirimizin içinde kollektif bilincimizden taşınan türlü türlü renklerler var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder